Cumhuriyetçi Kalkınma Stratejisi’ne hazırlanıyoruz

CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, Altılı Masa’nın yeni endüstri, yeni inovasyon, yeni teknoloji ve yeni vasıflı işgücü inşa stratejisi kapsamında Cumhuriyetçi Sosyal Kalkınma Stratejisi hazırlığı yaptığını söyledi.

Maruf BUZCUGİL, Mehmet KAYA /ANKARA

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, kamuoyunda Altılı Masa olarak adlandırılan platformun sorunlar ve çözüm önerileri nitelikli yol haritası, eylemleri içeren geniş bir çalışmayı tamamlama aşamasına geldiğini ve genel başkanlar düzeyinde açıklanacağını söyledi. DÜNYA Gazetesi Ankara Temsilcisi Maruf Buzcugil’in sorularını yanıtlayan Açıkel, altyapı ve hammadde üretimi ağırlıklı kamu işletmeciliğinin de yer aldığı, KOBİ temelli bir sanayi yapılanması önerdiklerini kaydetti. Açıkel, inovasyon ve teknolojiye dayalı bir sanayi yerine ucuz Ortadoğu emeğine dayalı, kayıt dışı bir imalat sanayii oluştuğunu belirterek, “Türkiye, Avrupa’nın yanında tampon bir merdivenaltı imalathaneye dönüştürüldü” dedi.

■ Ekonomiye yönelik endişeler dile getiriliyor ancak nasıl bir programla sorunların çözüleceği bilgileri sınırlı. CHP ekonomide nasıl bir yaklaşım içinde?

Kalkınma meselesine çok yoğun çalışıyoruz. Çünkü Türkiye’nin enerji, gıda güvenliği, ileri teknoloji ve insan kaynaklığı açığındaki handikaptan çıkabilmesinin yolu yeni bir kalkınma felsefesi yazmasından geçiyor. Sayısal dönüşüm, yeşil dönüşüm yaşanıyor. Türkiye’nin, Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki gibi kendine yeterli ama küresel ekonomiyle entegre bir kendine yeterliliğe ihtiyacı var. Bu Rekabetçi Kendine Yeterlilik- Competitive Self Sufficiency olarak adlandırılan içe kapanan değil, rekabetçi bir kendine yeterlilik. Dünya izole olamayacak kadar karmaşık ilişkiler içinde. Türkiye, 40 yıldır Dünya GSYH’sinin yüzde 0,8’i kadar bir ekonomi. Nüfus arttığı halde 40 yıldır patinaj halindeyiz. Türkiye kendi içinde değer zincirlerini oluşturmakta zorlanan, bölgesel kalkınma simetrisini kaybeden, sınıfsal, eğitim, cinsiyet eşitsizliği artan, jenerasyonlar arası kopukluklar yaşayan bir ülke noktasına geldi. Eşitsizliklerin bu kadar arttığı bir ülkede kümelenme-clustering oluşturma zorluklarını görüyoruz. En önemli sorunlarımızdan biri eşitsizliklerden ve faktör verimsizlikten kaynaklı ölçeklendirememe sorunu.

“KOBİ DEVRİMİNE VE KAMU YATIRIMCILIĞINA İHTİYAÇ VAR”

■ Çözüme yönelik yaklaşımınız nedir?

Büyük bir KOBİ devrimine ama aynı zamanda ciddi bir kamu yatırımcılığına ihtiyaç var. Geçtiğimiz 20 yılda KOBİ’ler sahipsiz kaldı. Bizim 54 bin değil 500 bin dinamik, dünya çapında üretim yapabilecek firmaya, KOBİ ekosistemine ihtiyacımız var. Hem teknoloji paylaşımı, ortak ar-ge, sipariş paylaşımı, iş geliştirme, ürün geliştirme işbirliği havuzlarını oluşturmamız lazım.

“SOSYAL KALKINMACI DEVLET STRATEJİSİ UYGULANMALI”

“Saray Ekonomisinin” vahametini tespit ederken bu sorunları aşmak için paydaşlarla birlikte çalışıyoruz. 21. Yüzyılın, karma ekonomisini, strateji ve planlama felsefesini, kamu öncülüğünde, kamu-özel, kooperatif, yerel yönetim sinerjisini en üst düzeye taşıyarak bölgesel kalkınmadaki zafiyetleri de giderecek kalkınma sıçrayışı için çalışıyoruz. Yeni endüstri, yeni inovasyon, yeni teknoloji ve yeni vasıflı işgücü inşa stratejisi içindeyiz. Buna, Yeni Cumhuriyetçi Sosyal Kalkınma Stratejisi demek doğru olur. KOBİ’lerin haraç-mezat satılıp tasfiye edilmesini bir tür endüstrisizleştirme, çoraklaştırma yapılmasını önlememiz gerekiyor.

■ Strateji siyaset pratiğine nasıl dönüştürülecek?

Bu stratejimizin ipuçları 2020 kurultayında verilmişti. Ekonomi Masası 81 ilin 60’ını dolaştı. Millet Masası’nda ortak komisyonlar kuruldu. İnsan haklarından, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüşe, Anayasal reformdan, seçim güvenliğine kadar komisyonlar çalışmalarını sürdürüyor. 9 başlık ve seçim güvenliği de dahil edilirse 10’u aşkın başlıkta stratejiler, politikalar, öneriler, vaatler partilerin kendi mutfaklarının süzgecinden geçirilerek koordinasyon masasına gelmeye başladı.

“Türkiye merdiven altı atölyeye dönüştürüldü”

Söz dönüp dolaşıp sanayiye, özellikle imalat sanayiine geliyor. Mevcut görünümü nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye bir yandan endüstri 3.0’ın gereklerini yerine getirirken, Endüstri 4.0’ı yakalamaya çalışıyor. Üzücü olan, Türkiye’nin beyin göçü hızla artıyor. Beceri açığı, vasıflı işgücü açığı artıyor. Daha acıklı olan şu: Türkiye vasıfsız, kaçak göçmen işçi istihdam eden bir merdiven altı atölyeye dönüştürüldü. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yanlış politikaları nedeniyle Türkiye, Avrupa’nın kıyısında merdiven altı üretim yapan bir büyük tampon ekonomiye, tampon endüstriye, tampon ülkeye dönüştürülüyor. Türkiye TURQUALITY için uğraştığı geçtiğimiz 20 yıl içinde, maalesef SUR-QUALITY’ye, Suriyeli kaçak göçmen istihdamına bel bağlayan bir ekonomi olma yoluna savruluyor. Ortadoğu’nun, Orta Asya’nın gariban vasıfsız işgücünü kalkınma stratejisi olarak belirleyen bir ekonomi, 10 milyonu aşkın işsiz, 1 milyondan fazla işsiz mühendis-teknisyenle TURQUALITY’yi yakalayamaz, endüstri 3.0’ı da ıskalar, 4.0 ulaşması onyıllar sürer.

CHP’nin savunma sanayiine bakışı

CHP, ulusal bağımsızlığı, bağımsız ulusal ekonomi ve ulusal sanayimizin desteklediği bir savunma sanayiini felsefe olarak benimsemiş bir partidir. ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN, TUSAŞ, Türkiye’nin 40 yılı aşkın süredir medarı iftiharı olan, endüstriyel, askeri anlamda kendine yeterliliğini güçlendiren bu kurumlar… Türkiye ulusal bağımsızlığını, güçlü bir iktisadi bağımsızlığa ve ulusal savunma sanayiine yatırım yaparak kazanabilir. Biz savunma sanayii kümelenmelerini yazılımdan donanıma, 40-50 yılı aşkın süredir çalışan kurumların kapasitelerinin artırılması, yenilerinin eklenmesini önemli görüyoruz.

3K modeli: Kurum, Kadro ve Kural oluşturulmalı

Sorunların çözümünde Kurum, Kadro ve Kural olarak açıkladığımız 3K modelini geliştirdik. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı demokrasi, devlet, dış açık, dış borç ve en önemlisi değerler krizini aşacak bir stratejidir bu. COVID sonrası ve Rusya-Ukrayna savaşıyla ortaya çıkan ticaret zinciri kırılması gösterdi ki, bu zorluklara rağmen küresel bir imalat sürecinden vazgeçilemiyor. Geçmişte optimum stok, sonrasında minimum stokla imalat öne çıkarken artık akılcı stok gerekli hale geldi. Üretimin devamı için kritik unsurlar bulunmalı, bir parça eksikse üretim durmamalı. Hibrit planlama deniliyor buna. Tek yönlü tedarik patikasına girdiyseniz, o patika kesintiye uğrayınca ekonominiz ani frene basıyor, ani duruş oluyor. Eğer sosyal yardım mekanizmalarınız, bütçe sosyal yardımları buna uygun yapılandırılmamışsa masif işsizlik ve masif yoksullaşmayla, üretim kaybıyla karşı karşıya kalıyorsunuz.

Milli gelirde göçmenler dikkate alınmıyor

Kişi başına milli gelir hesaplanırken, 85 milyona bölüyoruz ama gerçekte 90 milyona bölmemiz lazım. 5 milyon göçmen dikkate alınmıyor. Dünya kişi başına gelir ortalaması 12 bin 500 dolarken, Türkiye’nin kişi başına milli geliri 9 binlerde kalmış durumda. Bir zamanlar orta gelir tuzağı derken, o seviyeler bile hedef haline geldi.

Kaynak:Cumhuriyetçi Kalkınma Stratejisi’ne hazırlanıyoruz (dunya.com)